Alman Arkeoloji Enstitüsü üyesi Arkeolog Klaus Schmidt, 1994 yılından bu yana bölgede yaptığı kapsamlı kazılar sonucunda, Şanlıurfa’ya 20 kilometre uzakta bulunan Göbeklitepe antik kentinin yaklaşık 12 bin yaşında olduğunu tespit ettiklerini söyledi (Klaus Schmidt 2014 yılında aramızdan ayrıldı).
Mısır’daki Büyük Piramitlerin 4 bin 500 yaşında ve İngiltere’deki Stonehenge’in 6 bin yaşında olduğu düşünülürse, bu kazının dünyanın gelmiş geçmiş en önemli arkeolojik kazısı olduğu düşünülüyor. Yıllardır kazı alanında çalışan Schmidt, sitenin dünyanın ilk tapınağı olduğuna ikna olmuş. Göbeklitepe kafa karıştırıcıydı çünkü, her şeyden önce tamı tamına 12.000 yaşındaydı!
Bu, insanlık tarihiyle ilgili bugüne kadar bildiğimiz her şeyi yerle bir ediyordu! Yazılmış on binlerce kitap ve yüz binlerce makaleyi çöpe attıracak bir bilgiydi bu!
Çünkü bugüne kadar yaptığımız arkeolojik kazılar ve buna dayalı olarak geliştirdiğimiz tarih bilimi, insanlığın 12.000 yıl önce henüz ‘emekleme’ çağına bile geçmemiş bir bebek olduğunu söylüyordu!
Tarih kitaplarına göre o çağlarda yaşayan insanın, henüz avlanarak ve bitki toplayarak hayatını sürdüren, dili, dini, kültürü, sanatı olmayan, yerleşik yaşama bile geçmemiş bir ‘sürü’ olması gerekiyordu!
Halbuki Göbekli Tepe’de devasa büyüklükte kayaların ayağa dikilmesiyle oluşturulmuş, özenle inşa edilmiş, özenle süslenmiş 8 ila 30 metre çapında 20 adet tapınak bulunmuştu! Tapınakta 3 ila 6 metre büyüklüğünde, 60 ton ağırlığa ulaşabilen T biçiminde dev heykeller yer almaktaydı!
Tarih bilimi altüst oluyor!
Klasik tarih biliminde, insanlığın büyük dönüşümünün M.Ö. 10 bininci yıllarda, tarımın bulunuşuyla başladığı varsayılıyordu! Tarım yerleşik hayatı, yerleşik hayat da “binlerce yıl içinde” kültürü, sanatı ve dini, yani “Uygarlığı” meydana getirmişti.
İnsanlığın Sümer ve Mısır yazısını daha yeni çözdüğünü ve bu toplumları anlamak için bu yazılı metinleri kullandığı düşünülürse, Göbeklitepe’nin daha uzun süre “gizem” olarak kalacağını söyleyebiliriz. Zira 12 bin yıl önce yaşayan bu insan topluluklarıyla ilgili elimizde “yazılı” hiçbir bulgu yok! Günümüzden o kadar eskide yaşamışlardı ki, “Kimdiler, neye inanırlardı, nasıl yaşarlardı ve ne düşünürlerdi?” gibi sorulara verebileceğimiz hiçbir yanıt bulunmuyor!
Arkeologların “Bereketli Hilal” olarak adlandırdıkları günümüz Türkiye, Lübnan, İsrail, Ürdün ve Mısır topraklarının Basra Körfezi’ne uzanan ve hilali andıran bir şekilde uzandığını, Göbeklitepe’nin bu coğrafyanın kuzey ucu olduğu, insanların dini-ilahi amaçlarla bölgeye göç ettiklerini, bölgenin bu hilal seklindeki zirve nokta olarak kabul edildiğini ve Afrika ve Doğu Akdeniz medeniyetlerindeki avcı-toplayıcıları bile bölgeye çektiğini, bölgenin dünyanın ilk katedrali olduğu düşünülüyor. Kayalar üzerine işlenen motiflerin anlamını çözmek bu yüzden oldukça zor.
Üstelik, Göbekli Tepe’deki gizem ve bilinmezlikler bu kadarla da sınırlı değil. 20 tapınak, inşa edilmelerinden tam 1000 yıl sonra tonlarca toprak taşınarak örtülüyor ve üzerileri tamamen kapatılıyor. Yapımı için büyük çaba harcandığı belli olan bu muhteşem tapınakların neden daha sonra yine muazzam bir emek harcanarak gömüldüğünü anlamak mümkün değil!
Göbeklitepe’nin gizemi o denli büyük ki, ona gösterilen uluslararası ilgi her geçen gün daha da büyüyor! Geçtiğimiz günlerde Göbekli Tepe’yi manşete taşıyan İngiliz Guardian Gazetesi, bölgenin yakında “Mısır Piramitleri” kadar ünlü olacağını açıkladı!Belliki, önümüzdeki yıllarda Göbekli Tepe daha çok konuşulur, daha çok tartışılır olacak. Türkiye’de yaşayan herkes, bunun ülkesi için ne kadar büyük önem taşıdığının bilincinde olmalı!
Kaynaklar: Aktüel Arkeoloji Dergisi, National Geographic, Göbeklitepe Belgeseli, Sinem Rastgeldi, Deniz Kartal
.................
KAYIP MEDENİYET GÖBEKLİTEPE BELGESELİ
...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Yorum yapmak için yorum gönder butonuna tıklayın. Yorumlar kısa süre içinde görünecektir.