"Semah; bazı kalplere cila verir ve aşkını arttırır, bazı kalplere ise inkâr verir karanlığını arttırır."
- Kake (Erenler Atası) Ebul Vefa Kürdî (11.yy)

"Bizim Semahımız oyuncak değildir. O bir aşk halidir, salıncak değildir."
- Hacı Bektaş Veli (13.yy)

Bir Kızılbaş - Yârsân - Baba Tahir Üryan 1

Bir Kızılbaş - Yârsân - Baba Tahir Üryan 1

Îlahî biçim cem kê biçim cem kê
Ez ku bê dest û pa me biçim cem kê
Hemû min biqewrînin tême cem te
Ku ji te biqewirim biçim cem kê
-Baba Tahir Üryan-
KUL SEYYİD
Baba Tahir Üryan, Ömer Hayyam’dan 150 yıl, Yunus Emre ve Mevlana’dan 200 yıl önce yaşamış olan bir şairdir. Batılı araştırmacılar onu “Kürtlerin Ömer Hayyam’ı”, “Ömer Hayyam’dan daha derinlikli” olarak nitelendiriyor. Aynı zamanda Baba Tahir Hemedanî olarak da tanınır. Baba Tahir Uryan, Dersim’deki Xizir Üryan Ocağı’nın kuramcısıdır. Kaç tane Dersimli bunu biliyor onu bilmiyorum. Aynı zamanda Ömer Hayyam, Yunus Emre ve Mevlana’nın şiir ve düşünce babasıdır. Diğerlerini bütün dünya tanıyor. Onu niye tanımıyor?” (1)

Kürt geceledim; Arap uyandım!

Sözü ile meşhur derviş Baba Tahir Üryan’ın doğum ve hakka yürüme tarihleri tartışmalı olsa da genel kanı 940-1020 yılları arasında yaşadığıdır. İran’ın Lorîstan – Hemedan şehrinde doğmuş, yaşamış ve orada hakka yürümüş bir Kürt - Alevî şairidir. Türbesi Hemedanda kendi adıyla anılan bir tepede bulunmaktadır.

Baba Tahir Üryan bir Yarêsan (Ahle Haq – Taife-i San, Cemperest, Kakeî ) şairidir. Şiirlerini Kürtçenin Lor (Lûrî, Lorî ve Goranî) lehçesinde, diyalektiğinde yazmıştır. Bazı şiirleri Yarêsanların kutsal kitabı da denen “Serencam”da yer almıştır.

Her ew ku aşiqê ji can natirse
Aşiq ji zencîr û zîndan natirse
Dilê aşiq weke gurê birçî ye
Ku ew ji heyheya şivan natirse
-Bava Tahêr Ûryan-

Âşık olan canından korkmaz
Zincirden, zindandan korkmaz
Âşığın gönlü aç bir kurt gibidir
Çobanın heyheyinden korkmaz
(Çeviri: Kul Seyyid)

Kürt Geceledim Arap Uyandım

Baba Tahir Üryan’ın bu sözü neden kullandığı çok tartışılmıştır; fakat kesin olan bir şey var ki hakim kültür, egemen güç ne ise yaşadığınız coğrafyada sizde o gücün, egemenin argümanı ile kendinizi ifade etmek zorunda kalıyorsunuz. Baba Tahir Üryan bence bunu vurgulamıştır. Gece Kürt uyumuş sabah uyandığında Araplar tüm coğrafyayı ele geçirmiş, hakim güç olmuştur.

Peki bunu nereden anlıyoruz? Zerdüştiliğe mensup olduğu anlaşılan bir şairce 7. yüzyılda ceylan derisi üzerine Gorani (Goranîlerin Tümü Alevîdir) lehçesiyle yazılan bir şiir, dini temalı en eski şiirlerden biridir. Bu şiirde, İslâm Halife ordularının Zerdüşti topluluklara karşı yaptığı katliam anlatılmakta ve lânetlenmektedir.

Kutsal yerler yakıldı, kutsal ateşler söndü
Herkesten saklandı namlı büyükler
İslam orduları girdi ta Fırat’a değin
Köylerden tut da ta Şehrizor’a kadar

Esir alındı bütün kızlar ve kadınlar
Kendi kanında boğuldu özgür adamlar
Kimsesiz kaldı Zerdüşt’ün töresi, dini
Yüce Hürmüz affetmeyecek hiç birini.

Görüldüğü gibi islam orduları gelmeden önce bölgede yaşayan insanların islami bir inancı yoktur ve islamı kabul etmenin hiçte kolay olmadığı anlaşılmaktadır. Yüz yıllar boyu bu sancı devam etmiştir. Baba Tahir de bu sözüyle egemen dilde veli, ruhani olunabileceğini ifade etmiştir. Öyle ki tıpkı Alevî inancının islamî zahiri kisvelere bürünmesi gibi, Ahle Haq Alevîleride inançlarını sırlamışlar, bir zahirî kabuğa büründürmüşlerdir. Belki de inanca giriş törenleri sırasında Hindistan cevizi dağıtmalarının sırrı da budur “ Kabuğa aldanma, kabuk gizdir, aslı içindedir, iç’dir, ulaşman için kabuğu kırman gerekir; hazine kabuğun ardındadır” demek isteniyordur.

Abbasiler döneminde, İslâm karşıtı oluşumların temel hareket gücünü, toprak eşitliğini savunan köylüler oluşturmuştur. 8-9. yüzyıllarda çeşitli İran vilayetlerinde gelişen din grupları ile İslâmiyet dönemindeki Mazdeki hareketi de bu slogandan yararlanmıştır. 9. yüzyıldan başlayarak Hürremilik, köylü hareketleri ideolojisinin temel fikrine dönüşmüştür. Bunlara Hürremiler; Muhammariler (Kızıllar, Kızılbayraklılar) da denilmektedir. Onlar, dünya düzenindeki adaletsizliğin kökünü toprak ve sosyal eşitsizlikte görmekte, işlenebilen bütün toprakların toplumsal mülkiyete dönüştürülmesini ve bunu, özgür köy toplumlarının yönetimine bırakmayı istemektedirler. Hürremiler, gerek Arap hanedanlığına gerekse İslâmiyete karşı uzlaşmaz bir mücadele yürütmüşlerdir”. *(Dr. Arşak Poladyan: 7-10. Yüzyıllarda Kürtler, Özge yay. Ank. 1991,s. 44; aktaran: Mehmet Bayrak)

Baba Tahir Üryan Şiirleri ve Aşk Felsefesi
Dilêm ji derdê te herdem xemîn e
Balîfêm kevir, doşekem zemîn e
Sûcêm ev e ku min ji te hez kirye
Ma her ê te hez dike dil bi xwîn e

Yüreğim derdinle her zaman efkârlıdır
Yastığım taştan, döşeğim zemindir
Suçum o ki seni çok sevmişim
O sevgidendir ki yüreğim kanar
(Çeviri: Kul Seyyid)

Baba Tahir Üryan’ın şiirleri Kürtçenin Lor ve Gorani lehçesinde yazılmışlardır. Daha sonra çeviri ve orijinal şiirlerini ekleyeceğim yorumları size bırakacağım.

Göklerdeki yıldızları saydım bir bir;
Gel, sevgili, gel: sabahladım: belki gelir.
Gelmezse, görünmezse içim parçalanır,
Ağlar yüreğim, suskunum: elden ne gelir!

Du beyt adı verilen rubailerinde aşk ve onun verdiği ızdırabı dillendiren Baba Tahir’in şiirlerinde akıcı bir lirizm ve uyum vardır. O aşk ızdırabsız ve acısız değildir. Aşk karşısında içten ve acı yakarışlar vardır.

Bahtım karadır, talihim allak bullak
Yas oldu nasibim, kaldım çırıl çıplak.
Bir dağ yoludur aşk, yürürüm ağlayarak;
Tanrım, kana boğ kalbimi, öldür ve bırak!

Aşkı ve acısını çok derin yaşadığını yukarıdaki dizelerden kolayca anlayabiliriz. Bu dizeleri ile Hayyam’ı da etkilediğini söylemek yanlış olmaz. Beşerî veya tasavvufî aşk teklifsiz, aracısız ve samimidir, öyle de olmalıdır. Veli’lerin maksudu yâre kavuşmaktır. Vuslata ermeden ariflere huzur yoktur. Her dem kavuşma kişiyi arif eyler.

Sensiz, gönlüm huzura hiç ermeyecek,
Dertler bana özgürce yaşam vermeyecek,
Girdin de ne perişan ettin can evimi
Aşkım bana rahat yüzü göstermeyecek

Eserleri:

*Kelimâtü`l-Kısâr (Kısa Sözler) adlı mecmua.

*Ayrıca; Dubeyt’lerini Lorî dilinde yazdı Baba Tahir. Bunlar, ayrıca Farsça, Arapça, İngilizce, Fransızca, Almanca, Türkçe yayınlandı. Nûbihar Yayınevi, Baba Tahirê Uryan Dubeytî adıyla, Lori lehçesi Arabî harf aslı bir sayfada ve Kurmanci Latini harfli çevirisi mukabil sayfada olacak şekilde, Sabah Kara’nın çeviri ve düzenlemesiyle Türkiye’de ilk defa yayınladı (İstanbul, 1998, Enes Mat.173 s). Kitap kısa sürede tanındı ve etkili oldu. Ehl-i Hak / Baba Tahir Uryan/ Zerdüşt adıyla yayınladığım eserde (Dr.Ömer Uluçay: Gözde Yayınıevi, Adana, 1996,135 s.)

*Vahîd-i Destgirdî araştırmaları ile o zamana kadar bilinen seksen yedi kıtayı 296’ya, gazel sayısını da birden dörde çıkartmış ve bunları Dîvân-i Kâmi-i Bahâ Tâhir Uryân adıyla yayınlamıştır (Tahran 1306 hş.).

-Kul Seyyid-



Dipnot:
(1) Mehmet Bayrak

Kaynak:


Dr. Ömer Uluçay – Baba Tahir Üryan Konferans Metni
Mehmet Bayrak – Eski Kürt Şiirinde Yarsanizm (Alevîlik)
Mehmet Bayrak – İslam Öncesi Kürt Şiiri
Talat Sait Halman – Baba Tahir Üryan
Selim Temo – Kürt Şiiri Antolojisi
Baba Tahir Üryan Kürtçe Şiirleri

Lûrî
Me ger şîr û piling î, ey dil, ey dil
Be mu dayim be ceng î, ey dil, ey dil
Eger destem resed xûnet birîcem
Biwînem ta çi reng î, ey dil, ey dil

Kurmancî
Me ger şêr û piling î, ey dil, ey dil
D’ gel min her dem li ceng î, ey dil, eydil
Eger dest im giha xûna te d’rêjim
Bibînim ka çi reng î, ey dil, ey dil

Lûrî
Dilem zar û hezîn e, çun nê nalem?
Wicûdem ateşîn e, çun nê nalem?
Be mû waçen kî çun û çend nalî?
Çu mergem der kemîn e, çun nê nalem?

Kurmancî
Dil im jar û xemgîn çawan ne nalim?
Hebûn im agirîn çawan ne nalim?
Dibêjne min çawan û çend dinalî?
Ku merg im di kemîn çawan ne nalim?

Lûrî
Dilî şad ez dilî zareş xeber nî
Selametrû zi bîmareş xeber nî
Ne teqsîrî te în resmî qedîm e
Kî azad ez giriftareş xeber nî

Kurmancî
Dilê şad ageh ji dilê jar nîne
Kesê xoşrewş ageh ji bîmar nîne
Ne b’nasê te ev wêneyeke kevn e
Ku azad ji dîlî agehdar nîne

Lûrî
Be şû mehwî ruxî mehpare hestem
Be roz ez derd û xem bîçare hestem
Tu darî der mekanî xud qerarî
Mûyem kî der cîhan aware hestem

Kurmancî
Bi şev miriyê ruyê mehpare me
Bi roj ji derd û xeman bêçare me
Li şûn û cihê xwe te biryar heye
Ez im ku di cîhanê aware me

Lûrî
Dilî mû xeyrî te dilber nê gîre
Be cayî cewherî cewher nê gîre
Dilî mû sûte û mîhrî te azer
Bî nasûte azer der nê gîre

Kurmancî
Dilê mi’ j’ bilî te dilber na gire
Li cihê gewherê gewher na gire
Dil sotemenî û evîna te agir
Bê sotemenî agir her na gire

Lûrî
Bî te gulşen çu zîndan e be çeşmem
Gulistan azeristan e be çeşmem
Bî te aram û umr û zîndeganî
Hemu xwabî perîşan e be çeşmem

Kurmancî
Bê te gulşen wek zîndan e li nik min
Gulistan agiristan e li nik min
Bê te aram û jî û jiyana min lê
Hemu xewa perîşan e li nik min

Lûrî
Gulistan cayî tu ey nazenînem
Mû der gulxen be xakister nişînem
Çi der gulşen, çi der gulxen, çi sehra
Çu dîde wa kerem ciz te nê wînem

Kurmancî
Gulistan cihê te ey nazenîn im
Ez di gulxen û xwelî de dirûnim
Çi di gulşen, çi di gulxen, çi sehra
Ku çavan vedikim her te dibînim

Lûrî
Xûş an saet kî dîdarî tu wînem
Kemendî enberîn tarî tu wînem
Nê wîne xuremî her giz dilî mû
Me ger an dem kî ruxsarî tu wînem

Kurmancî
Xoş ew saet ku dîdara te b’bînim
Kemendê enberîn tara te b’bînim
Na bîne şadiyê her giz dilê min
Me ger ew dem ku ruxsara te b’bînim

Lûrî
Bure, Bure kî cananem tu yî tu
Bure, Bure kî sultanem tu yî tu
Te xud zanî kî xeyr ez tu ne zanem
Bure, Bure kî îmanem tu yî tu

Kurmanc
Were, were ku canan im tu yî tu
Were, were ku sultan im tu yî tu
Te b’ xwe zanî ku j’ bilî te ni zanim
Were, were ku îman im tu yî tu

Lûrî
Bure rozî kî dîdarî te wînem
Gul û sumbul be dîdarî te çînem
Bure bunşîn berem salan û mahan
Kî ta sîret biwînem nazenînem

Kurmancî
Were rojek dîdara te bibînim
Gul û sumbul bi dîdara te çînim
Were rûnin nik min salan û mehan
Da ku têr te bibînim nazenîn im

Lûrî
Behar amed be sehra û der û deşt
Cewanî hem beharî bud û biguzeşt
Serî qebrî cewanan lale rûye
Demî kî mehweşan ayen be gulgeşt

Kurmancî
Bihar hat, hat ji bo çolê û der û deşt
Biharek bû, ciwanî hat, biguzeşt
Serê gora ciwanan lale zîl dide
Her li dema ku zerî têne gulgeşt


ÇARîN
Dilê şad agah ji dilê jar nîne
Kesê xweşrewş agah ji bîmar nîne
Ne b’nasê te ev wêneyekî kevn e
Ku azad ji dîlî agahdar nîne.

Gulîstan cihê te ey nazenînim
Ez di gulxen û xwelî de dirûnim
Çi di gulşen çi di gulxen çi sehra
Ku çavan vedikim her te dibînim

Bela wek remzekê ji bejna te ye
Mecnûnî qismek ji sewda te ye
Gumana min ev e ku xaliqê te
Veşartî î di temaşa te de ye

Dilêm ji derdê te herdem xemîn e
Balîfêm kevir, doşekem zemîn e
Sûcêm ev e ku min ji te hez kirye
Ma her ê j’te hez dike dilbixwîn e

Alemê de kes nebe wek min, amîn
Wek min kes nebe di ev dîn û ayîn
Her ê ku bi halê min bawer nîn e
Weke min be, weke min be, weke min

Her ew ku aşiq e ji can natirse
Aşiq ji zencîr û zîndan natirse
Dilê aşiq weke gurê birçî ye
Ku ew ji heyheya şivan natirse

Ku dil dilber be, lexwe dilber kî ye
Eger dilber dil be, navê dil çi ye
Ez dil û dilber tevlihev dibînim
Nizanim ku dil kî ye dilber kî ye

Biçim ez ji vê alemê bider çim
Biçim ji Çîn û Maçînê dûrtir çim
Ez ê j’dildar re peyamkê bişînim
Ku ger dûrî xweş e ez ê dûrtir çim

Eger destêm bighê çerxa felekê
Ezê gelek tiştan bipirsim ji wê:
“Te bi yekî dayiye sed nîmet
Bi yê din jî nanê ceh tevî xwînê”

Îlahî biçim cem kê biçim cem kê
Ez ku bê dest û pa me biçim cem kê
Hemû min biqewrînin tême cem te
Ku ji te biqewirim biçim cem kê

-------
..

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yorum yapmak için yorum gönder butonuna tıklayın. Yorumlar kısa süre içinde görünecektir.