"Semah; bazı kalplere cila verir ve aşkını arttırır, bazı kalplere ise inkâr verir karanlığını arttırır."
- Kake (Erenler Atası) Ebul Vefa Kürdî (11.yy)

"Bizim Semahımız oyuncak değildir. O bir aşk halidir, salıncak değildir."
- Hacı Bektaş Veli (13.yy)

Röportaj: Yaresan Aleviliği Nedir?


Salahaddin Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Ziryan Kakei: Temelde pek fark yok

Kendisi Kakei olan Ziryan Kakai’nin ilgi alanı ve yoğunlaşması Kakailik ve Yarsan inancı üzerine. Bu yoğunlaşma sürecinde Aleviliği de incelemiş biri. Ziryan Kakei’ye göre, Alevilik ve Kakeilik arasında çok ortaklık var. Cem, oruç, pir, rayber, bawa, talip-mirud. Keza Ateş, su, hava ve toprak’a atfedilen felsefik önem gibi… Sistem olarak temelde aynı.


Kakailer, kendilerine Yarsan da derlerse şaşırmayın. İkisi de aynı. Güney Kürdistan’dakiler kendilerine Kakai, Doğu Kürdistan’dakiler ise Yarsan diyor. Dışarıdan ise Ehli Haq, Eli İlahi, Cemperest gibi tanımlamalar var. Aleviler gibi, Kakeiler de ağırlıklı olarak Kürt coğrafyasının sınırlarında ikamet ediyorlar. Birer öncü güç gibi…

Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

-Adım Ziryan. Ziryan Kakei. Danimarka’da okudum. Orada Üniversite’de hocalık yaptım. Şu an Hewlêr’de oturuyorum. Selahaddin Üniversitesi’nde ders veriyorum.

Hangi bölüm?

-Sosyoloji üzerine dersler veriyorum.

Neden Kakai (Kakeyi, Kaki) demişler kendilerine? Nereden kaynaklı bu adlandırma?

-Kakai kutlu anlamındadır. Ad Kakai dir. Bu isim birçok yerde kullanılır. Anlamı kardeş, değerli, vefalı, bağlı… Bu açıdan Seyyid demek daha açıklayıcı olur. Bizden bahsedilmiştir. Ama şu da var ki, Yarsan Kakailer nezdinde daha eski ve köklüdür.

Dün de bir ağaçtan bahsedildi. Nedir bunun anlamı?

-Büyük bir ağaçtır. Sultan (Yani Sultan Sahak) bir ibadethane (Cemhane) inşa ediyordu. Ağaçları iki horoza yükleyerek uzun bir mesafeden getirir. Bu ibadethanenin yapıldığı yer Kürtlerin yaşadığı yerdi.
Peki Kakei ile Yarsan ilişkisi nedir? Nasıl bir bağ var? Süleymaniye’de kendilerine Yarsan da denildi?

-Yani sadece Kakai (Kaki) isminin birçok manası var şüphesiz. Kürdistan’da. Güney Kürdistan’da Kakei ismi daha çok öne çıkmıştır. Ama Doğu’da, Doğu Kürdistan’da Yarsan (Yaresan) ya da Ehli Haq denilir. Keza tariflere göre başka isimler de verilir. Örneğin, kimileri Cemperest, kimi yerde Eli İlahi yani Sarelu…

Sarelu? Ne demek?

-Sarelu; bazı rivayetlere göre İslam’ın baskısından kaçanlar kendilerini korumak için böyle bir isim vermişler. Devam edersek, Kelamlar ve söylenceler var. Benim düşünceme göre, Yarsan ismi oldukça eski ve köklüdür. Serancamdaki kelamlardan anlaşılıyor. Bu konuda yaptığı araştırmalarda şu sonuca ulaştım: Yarsan ismi Sultan’dan (Sultan Sahak) önce vardı. Ancak Sultan’dan sonra isim Kakai olarak değişti. Bu çok önemli bir noktadır. Ben aynı zamanda Kakailerin kutsal kitabı Serancam’daki kelamların da toparlayıcısım. Kelamların bir kısmı Sultan’dan önceki döneme, bi kısmı Sultan dönemine, bir kısmı ise Sultan sonrası döneme değinir. Serencam’da Yarsan ismi yani “Yar” olanların ülkesi, “Yar” olanların yeri olarak kelamda yer alır. O nedenle de Yarsan Kakailikten daha eskidir, köklüdür. Yarsan yani kardeşlik, yani dostluk, gönülveren, bağlı anlamı ifade eder.

Bu Kürtçe’deki, değerli, sevilen ve saygı duyulan anlamı taşıyan “Kek” midir?

-Evet. Odur. Yorumlar çoktur.

Yani size göre “Kek /Kak” ve “Yar” bir birine yakın olan iki kutlu isimdir öyle mi?

-Buradaki kutsal atıf, aynı zamanda Kakai ile Yarsan arasındaki ilişkiye de işaret ediyor.

Kutsal? Yani, Yar ne kadar kutsal ise “Kek/Kak” de öyledir!

-Kesinlikle…

Bunun işaretleri nedir?

-Kakai Sultan’dan sonraki kelamlarda var. Bu nokta nettir. Buna ilişkin işaretleri sordunuz. Örneğin bıyıklardır. Bu bıyık meselesini yıllar önce Avrupa’ya gidinceye kadar farketmemiştim. (Bıyıklar kesilmez)… Evet, Bıyık, Cem, Işığınkutsallığı Doğa-insan ve hayvan arasındaki birlik, bütünsellik. Yani Vahdeti Vücut… Yine 3 günlük oruç. Bizde Cemler var. Nerede bir Kakei ya da Yarsan varsa orada mutlaka cem olur. Yine Goran diliyle deyişler ve Saz (Tenbûr)… Yani bizdeki Pirler hem saz çalarlar hem de deyişleri söylerler. Yine bizde toplum 3 gruba ayrılır. Rêber (Rayber)vardır, Mirşud – Pir (bawa) vardır ve Mirûd vardır.

Vurgularsak; Rehber vardır, Bawa vardır, Mürit vardır.


-Bizde Rehber’e Delil derler.

Delil öyle mi?

-Evet. Delil bizde Rehber olandır. Ayrıca Pirler vardır; bazılarına Seyyid denir. Bu isim daha çok Arapların etkisinden kaynaklı.

Sanırım Türkiye’deki Alevilerdeki de bu minvalde…

-Gerçek anlamda Seyyid yani Hz. Muhammedin soyundan değildirler. Pir var Bawa vardır. Sizdeki Seyidler de bu ismi daha çok kendilerini korumak için Araplardan devralmıştır. Bu Seyitlik meselesi Sultan döneminden kalma… Sultan 7 ilahi figür yaratıyor. Yani Kudretin sırrı olarak 7 ilahi figür. Bu figürler onun evlatlarıydı. Ama gerçek anlamda ondan dünyaya gelen çocuklar değildi. Yani bu bir mucizeydi. Perdeyi kaldırdığında bu 7 kişiden kimin sultan olduğu anlaşılamazdı. Her biri kendisine benziyordu. Bunlar Seyid idi. Bu seyidlere şimdi Sultan’ın evlatları, çocukları deniliyor. Bu doğru değil. Bu yaratım aslında Yarsan sistemini kurma amaçlıdır. Yine soy olarak da Pir vardır. Bizde de Pir Davut vardı. Şehid oldu. Pir Zin, Pir Mem, Pirê Mazlum vardır. Bunlar kutsal yerleri İslama karşı korumak için epey bir mücadele direniş göstermişler. Baskı görmüş, saldırıya uğramışlardır. Yine her devletin sınırlarında Pirler vardır, Bawa vardır. Bunlar bizimdir. Pir Mustafa, Pir İbrahim var. Pir Mirî var… Onlardan kalan epey bir çocuklar var. Yine Pir var, Rayber var. Bunlar bir sistemi oluşturur.

Peki Alevilerde Ocak vardır. Örneğin, Bamasûr/Bamasor, Dewrêşgewr, Kurêş, Axûcan, Seysawûni, Avdel Cemal vb… Bunlardan her biri farklı taliplere (mirud) sahip. Her pir ayrı bir Civat/Cem yapar. Kimse kimsenin talibina gitmez. Sizde işleyiş nasıldır?

-Bizde de Pir Mistefayi’ler var, İbrahimiler var, Miriler var.


Yani ocak gibi mi?

-Evet, bizde de ocak ocaktır. Ve Piripiran vardır. Yani pirlerin piri… Yani Pir’siz olmaz. Delilsiz (rayber/Rêber) olmaz. Ve cem vardır. Cem yapılır ve çok kutsaldır bizim için. Bu bir sistemdir, işleyiştir. Yine Qurban olayı var. Niyaz yapılır. Meyvelerden oluşanlar da dahil. Yine deyişler söylenir, saz çalınır. Ve bizde bir de “Kardeşlik” ve “Kızkardeşlik” hukuku var. Özellikle Cem’de. Cem’de mutlaka “kardeşi”ni ve kızkardeş”ini göstermek, ispatlamak zorundasın. Dost, can kardeşliği. Bu bir hukuk ve işleyiş oluşturur, Yarsanlar (Kakai)ler arasında. Pir her yıl bir Cem düzenler. Burada sistem ve kurallar ortaya konulur işleyişin bütünselliği sağlanır, güçlü bir birlik için çalışılır. Tezahüri, ahlaki, iş bakımından Hak’a yakın olmak gerekir. Yani temizlik, dürüstlük, hakikatli, bağlılık olarak. Keza dil, Goran dili, Maçeyi (Maçî)’dir. Dimili’ye çok yakındır.

Maçeyi (Maço) deniyor öyle mi?

-Evet veya Xasemi, Kulemili, Goran…. Serencam’daki Kelamların birçoğu Goran diliyle yazılmıştır. Goran bölgenin diğer lehçelerine de oldukça yakın olup, zamanında Avesta da Goran diliyle yazılmıştır. Bu açıdan da hem Avesta hem de Serancam arasında bir ortaklık söz konusu. Bizde sadece Gorani ile değil, Sorani ile Dimili ile de Kelamlar var. Baba Tahîr (Uryan)’in bir çok deyişi (klam) var. Bunların büyük bölümü Kelhur şivesinde. Baba Tahir dışında Yarsanlarda 16 kadın kelam söyleyen var. Bunlar ruhanidir.

16 Kadın ruhani?

-Doğru. Bunlar kadındır, ruhani olup aynı zamanda çok tanınıyor. Bunlardan biri Baba Tahir Döneminde, bir diğeri Şaxoşin döneminde, yine Sultan Sahak döneminde kelamları ve Gulbengleri olan var.

Peki gelelim Kakailerin yaşadıkları yerlere. Daha çok nerelerde yaşarlar?

-Kakailer birçok bölgede mevcut. Güney Kürdistan’da Araplarlarla sınır olan her yerde Kakiler/Yaresanlar vardır. Şarezor’dan çıkıp Musul’a, Daleho’dan Kerkük çevresine gelmişler. Daqoq, Xozu, Qadirkerem, Alesela köyleri bu nedenle bir tür Arap-Kürt sınırı olmuş. Bir tür öncü kuvvet gibi yerleştirilmişler. Yani Musul, Kerkük çevresinde, Xaneqin sınırboyları aynı zamanda Arapların da sınırını oluşturuyor. Yine Musul’da Yarsan çoktur. Musul çevresinde 7 köy Yaresan’dır. Hewlêr’de de yoğun bir Yarsan nüfus var. Yine Süleymaniye, Halepçe ve çevresinde yoğun bir Kakai nüfus var.

Yani bunlar kendilerini Kakai olarak mı tanıtıyorlar?

-Evet, evet. Şimdi Hewlêr’e yakın Kakailerin yaşadığı köyler var. Buralarda toplam 700 Kakai ev bulunuyor. Birtek cami yok. Okuma yazma oranı oldukça yüksektir. Bu köylerden çok sayıda doktor, mühendis çıkmıştır.

Peki Güney Kürdistan’daki Kakai nüfus ne kadar?

-Elimde gerçek anlamda kesin ve ayrıntılı rakam yok. Ancak bazı tahminlerde bulunabilirim. Takriben 260 bin civarında. Ama bu küçük bir sayı. Önemli bir bölümü de bilinmiyor. Çünkü kendilerini çeşitli endişe ve kaygılardan kaynaklı olarak açıklamıyorlar, gizliyorlar. Özellikle de inanca yönelik baskı olan bölgelerde yaşıyorlarsa.


O halde, Anne ve babadan Yarsan olmak yani doğuştan Kakai olmak zorunlu?

-Evet. Ben ise farklı düşünüyorum. Kim Yarsan/Kakai olmak isterse olabilmeli..

Kakailer ağırlıklı olarak hangi kentlerde yaşıyor?

-Doğrusu çok dağınıktırlar. Ama yine de birarada olunan yerlerin başında Kerkük, Silêmani, Halepçe geliyor.

Hawar diye bir köyden bahsediliyor…

-Evet Hawar Halepçeye bağlı bir köy. Asıl sahipleri Halepçede oturuyor. İslam geldiğinde epey bir sıkıntı yaşanıyor. Çatışmalar oluyor. Köy Kakai/Yaresanlar için kutsal bir yer. İbadet yerinin yanı sıra birçok Pir ve ulunun mezaları bu köyde. O yüzden burası için epey mücadele edildi. O zamanda bugüne Hawar’a kimse dokunmadı.

Peki Kakailerin Şii ve Sunni Araplarla ilişkileri ne durumda. Yani inançsal olarak Kakailiği hazmedebiliyorlar mı?

-Halk hakikati bilmiyor. Bizim dinimiz Aridir. İslam, Hiristiyan ve Yahudilikle köken olarak bir ilişkimiz yok. Ama karşılıkla alıp vermeler var. O bakımdan bir ilişkiden söz edilebilir. İslamin baskın gücü nedeniyle bazışeyler alınmış tabii ki.


Vermişler mi?

-Önceden vermişler.

Yarsan döneminde mi?

-Yarsan döneminde az vermişler. Yarsan öncesi çok verilmiş. Mitraizm, Zerdüştilik dönemindeki etki daha güçlü ve geniştir. Ama Yersan’dan İslam’a etki çok azdır.

Irak Kürdistan Bölgesel yönetim ve Irak Merkezi hükümetinin Kakailiğe bakışı nasıl? Örneği Türkiye gibi mi? Türkiye’de pratikte kabul ediliyor. Ama kanuna gelince kabul edilmiyor. Sunni islamın bir parçası olarak muamele görüyor.

-2005 yılında aydınlardan oluşan bir delegasyon toplandı. Aralarında Felakeddin Kakai (Irak Eski Kültür Bakanı) de desteklediği bir oluşum. Irak Parlamentosu ve Hükümeti ve Kürdistan Bölgesel Parlamentosu nezdinde girişimlerde bulunuldu. Felekeddin Kakai’nin de etkisiyle çabalar başarılı geçti ve her iki parlamento da Kakaileri tanıdı. Ancak bu kez karşımıza bizim Pirlerimiz çıktı ve bizleri tehdit ettiler.
Neden?

-Onlar diyor ki, bizin inancımız “sır” temmellidir. Sır açığa vurulamaz. Yani Barzani tanıdı, Bağdat tanıdı ama bizim Kakeyiler bırakmadı.Halkı da bize karşı konumlandırdılar. Birkaç kez silahlı tehdide dahi maruz kaldık. Birakmadılar ki tartışalım, halkı ikna edelim.

Peki kakailerin Cem ayin yeri var mi? Yani Kürtçe deyişle Cemxane…

-Üstad Felakeddin Kakayi’nin inşa ettiği bir Cemxane var; Halepçe’de. Yani bir tanedir. Ben Avrupa’da kalırken, ikinci bir Cemxane için para topladım. Hewlêr’de yapılacaktı. Ancak engellendi.

Neden engellendi. Yoksa inanışta, evler cemxane olarak mı kabul ediliyor?

-Evet, cemler evlerde yapılıyor. Pirlerin evlerinde.
Bu temel bir şey mi?

-Evet.

Buradan şimdi başka bir konuya geçeceğim. Daha çok da Êzîdî ve Şebeklerle Kakailerin ilişkisini sormak istiyorum. İnanış bakımından ilişki ve yakınlık nedir?

-Şebeklar daha çok Bektaşilere yakın diyelim. Ancak Êzîdîlik bize, Kakailiğe daha yakın. Zerdüşt her ikisini de içinde barındırıyor. Işığın kutsallığı, oruç, ve daha bir çok noktada Êzîdîlik ile çok ortak şeylerimiz var. Felsefe ve törensellik aynı şekilde yapılıyor. Geçmişte bu ortaklık daha çok idi. Bugün bu ortaklık biraz azalmış diyebiliriz. İlişkiler de az. Bir profesör Almanya’da düzenlediğimiz konferansa gelmişti. Pirlerin piri idi. Orada gördüm ki birçok şeyimiz birbirine çok çok yakın.

Bu yakınlık açısından şimdiye kadar bilinmeyen bir şey var mı?

-Sistem ve ilkeler ayanı. Yine bizde kutsal su var. Êzîdîlerde de var. Keza Ateş, Su, Hava ve Toprak. Yani filozofik semboller birdir. Tüm bunlar, Araplar yani İslam nezdinde şirktir. Kabul edilmez. Êzîdîler ile daha çok fark; onlar Şêx Adi biz Sultan Sahak diyoruz.

Ya Şebekler?

-Şebekler Sultan Sahak’tan ziyade Şia’ya yakınlar. Ama bir kısmı…

Onlar Kürt mü?

-Bir kısmı Arap. Ancak Kürt Şebekler Hz. Ali’yi kutsarlar. Ancak Aşuraya gitmezler. Bıyıkları bizim gibi. Ve ne Necef’e ne de Kerbela’ya giderler.

Bu durumda Kürt ve Arap Şebekler arasında bir farktan bahsedebiliriz…

-Evet bir fark var. Aynen Türkiye’deki Aleviler ile Bektaşiler arasında olduğu gibi.

Peki DAİŞ’in saldırıları sonucu Şengal’de Êzîdî’lerin başına gelenleri biliyoruz. Kakai toplumu ki siz de değindiniz, sınırda yaşıyorlar. Son durum nedir? Bir tehdit durumu söz konusu mu?

-Sınırdakilerin hepsi kaçmış durumda. Evlerini de bırakarak…. Pek bilinmiyor ama sadece 326 Kakai/Yarsan, DAİŞ tarafından susturucular ile öldürüldü. Üstelik evlerinde. Bu cinayetler Kerkuk, Musul ve Xaneqin çevresinde konuşuluyor.

Son olarak Aleviler ve Kakailerin ortak yönleri konusundaki fikrinizi sormak istiyorum. Siz bu konuda bir çalışma da yapmışsınız. Ortaklaştıkları ve ayrıldıkları noktalar nelerdir?

-Kutsal yolda, kaideler, müzik, cem, kutsal ışık; yine Pir, Rayber, Bawa ve Mirüt sistemi… Bunlar Zagros’taki, Zerdeşti, Mitraizm, Zervanizm adıyla bilinen kurallardır. Yani bir karşılaştırma yaptığınızda bunları görürsünüz. Bir kısmı onda bir kısmı bunda yer alıyor.

Peki ayrılıkları nerede?

-Fark aslında oldukça az ve zayıftır. Bir kısmı da doğaldır. Çünkü lokal farklardır. Ama temelde birdirler. Felsefe olarak da bir.

Bugün Aleviler arasında bir tartışma var: Biz nereden geldik? Bu konuda bir fikriniz var mı?

-Bizde bu konuda bir efsane vardır. Kek Sultan, Türkiye’de alevilerin bulunduğu bölgelere gidip sistemi orada kurmuş ve geri dönmüştür.
Yani Türkiyeye gelip geri dönmüş öyle mi?

-Evet böyle mucizevi bir olay anlatılır. Bu ve benzeri efsaneler, sizde de bizde de vardır.

Bu röportaj Aralık ayı sonunda Hewlêr’de Kürtçe’nin Kurmanci lehçesiyle yapıldı. Türkçeye çeviri bana aittir.

Ziryan Kakei – Hüseyin Deniz (Röportaj)
----------------------------------------------------------
Yarsanlar Hakkında Ek bilgi:

Tıkla: Sultan Sahak Ocağı ve Yarsanlar

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yorum yapmak için yorum gönder butonuna tıklayın. Yorumlar kısa süre içinde görünecektir.